Seyahat Etmek Neden Hayatımızı Değiştirir?

 

Hayat güzel. Hepimizin hayatta daha iyi bir noktaya getirmek için çalışıp çabaladığımız bir hikayemiz var. Dünyanın çok büyük olduğunu, hayatın tüm renklerini görecek teknolojimiz de var. Zaman zaman Afrika’daki bir hayata gülümsüyor, Asya’daki bir sahile heyecanlanıyor, İzlanda’nın doğasına gıpta ile bakıyoruz ekranlarımızdan. O büyük festivallerin line up’ları rüyalarımıza giriyor, kendimizi o sanat eserlerinin karşısında hayal ediyoruz. Biliyoruz, hayat sıradan olmayacak kadar güzel, ama bazen bilmek yetmiyor. Günlük koşuşturmacalar bize bildiklerimizi unutturuyor. Vereceğimiz bir ara, alacağımız derin bir nefes büyük bir fark demek. Hayat yaşadığımız anlardan ibaret, izlediklerimizden değil. Bu yüzden seyahat etmek en büyük ilhamımız oluyor. Altı boş değil bu cümlenin, etrafınıza bakın. Daha çok seyahat eden insanlara, onların hayata bakışlarına bakın. Yüzlerindeki tebessümde bir fark, hikayelerinde bir tat oluyor. Seyahat etmek, bizi daha iyi bir biz yapıyor.

Neden?

 

Çünkü öğreniyoruz.

  seyahat-planlama

Anı yaşamayı, planlara sadık kalmamayı, rutinden uzaklaşmayı öğreniyoruz. Sabah 8’de kalkıp işe gitmemenin nasıl bir his olduğunu öğreniyoruz. Merak ettiğimiz bir kapıdan girip nereye çıkacağımızı sorgulamadığımız bir an bu an.

Sorunlarla başa çıkabilmeyi öğreniyoruz. Kaçan uçaklar, dolu oteller, kaybolan eşyalar, bilmediğimiz diller bizi eğitiyor.

İnsanları okumayı öğreniyoruz. Kimin gerçekten yardımcı, kimin iyi niyetlerden uzak, kimin sadece meraklı, kimin utangaç, kimin birileri ile konuşmaya ihtiyacı olduğunu öğreniyoruz. İnsanların yüzüne bakıyoruz çünkü, bizim için yeni yüzler onlar. Daha çok dikkat, daha çok anlamak demek.

Hayatın diğer renklerini öğreniyoruz. Siyah ve beyaza yollarda yer yok. Beynimizdeki kategori kategori dosyaları yerle bir ediyoruz. Kötü olduğunu düşündüğümüz şeyler aslında kötü değil, hayat bizim yaşadığımız rutinlerden ibaret değil, dans etmek bizim yapamayacağımız bir şey aslında değil, fark ediyoruz.

seyahat-ogrenme

Nerede yaşamak istediğimizi öğreniyoruz. Anlamadığımız o yaşam şekilleri daha anlamlı hale geliyor. Hep şikayet ettiğimiz, kaçmak istedigimiz şehirlerin alternatiflerini görüyoruz. Ya da insanların neden şehirden doğaya kaçtığını anlıyoruz. Tarzımız ya da değil, görmeden bilemeyiz. Bisiklete binmenin ne kadar güzel olduğunu, tuk-tuk ile seyahatin ne kadar pratik olduğunu, nehirlerin içimizi huzurla doldurduğunu, daracık sokakların bizi mutlu ettiğini öğreniyoruz.

Hayatta bizim için farklı iş alternatifleri olduğunu öğreniyoruz. Dalış yapmadan denize, paragliding yapmadan havaya, bağlarda dolaşmadan toprağa ne kadar aşık olduğumuzu bilemeyiz. Yol hepsini öğretiyor. Gördüğümüz eğitimleri entegre edebileceğimiz başka iş alanları keşfediyoruz. Küçük bir köydeki küçük bir atölye ya da dev bir market zincirinde o ilham bizi bekliyor.

Başkalarının hikayelerini öğreniyoruz. Öğrendikçe insanları daha çok anlıyoruz. Başkalarının hikayeleri ilham veriyor, şaşırtıyor, üzüyor, gülümsetiyor. Tek bir tip yaşam deneyimi yok, anlıyoruz.

Kendimizi geliştiriyoruz.

  seyahat-kisisel-gelisim

Bakış açımızı genişleterek doğrunun tek doğru, yanlışın tek yanlış olmadığını anlıyoruz. Hayata bakışımız ne kadar çok fikirle beslenirse o kadar genişliyor. Etrafımızda sadece bizim gibi düşünen insanlar oldukça bunu yapmak çok zor. Farklı deneyimleri dinlemek bizi daha çok düşunen, daha iyi bir insan haline getiriyor.

Deneyime eşyadan daha çok değer vererek kendimizi bir döngüden kurtarıyoruz. Yeni bir kıyafet almaktansa ihtiyacı olan bir köye yardım etmek bizi daha çok tatmin etmeye başlıyor. Eşyanın bizi anlık mutlu ettiğini anlıyoruz. Bir dağa tırmanmanın, piknik yapmanın, yabancılarla tanışmanın verdiği mutluluğun daha kalıcı olduğunu fark ediyoruz.

Farklı hayatlara daha açık olarak basmakalıp düşüncelerimizden kurtuluyoruz. İnsanlara, ‘onlar’ diye bakmaktan kurtuluyoruz. Çalışmak istemeyeni, okumayı bilmeyeni, tercihleri bizimkilerden farklı olanları ve tüm bunların ne kadar normal olduğunu, hayatın akışında devam ettiğini görüyoruz.

6 (1)

Daha sosyal olarak daha çok insan tanıyoruz.

Özgüvenimizi geliştirerek topluluklarda daha rahat hareket etmeye başlıyoruz. Kendimize güvenerek bastığımız her adım daha fark edilir oluyor.

Yeni iş fikirleri üreterek gelecek ile ilgili farklı planlar yapabiliyoruz. Gerçekleştirip gerçekleştirmememiz önemli değil, alternatifimiz olduğunu biliyoruz.

Deneyimliyoruz.

  seyahat-macera

Daha çok macera! Dünyanın görecek güzelliği, deneyimleyecek anı bitmiyor. Dağlarda, okyanuslarda, çöllerde adrenalinimizi artıracak aktiviteler ile birçok macera deneyimliyoruz. Vahşi hayvanları yakından görüyoruz, televizyonda gördüğümüz belgeselleri yaşıyoruz. Ormanlarda kayboluyor, garip hayvanları yiyor, hızlı trenlere biniyor, köpek balıklarını görmek için kafeslerle dalıyoruz.

Farklı yeme alışkanlıkları ediniyoruz. Yeni tatlar önyargılarımızı çürütüyor. Daha önce denemediğimiz mutfakları tanıyoruz. Zeytinyağlı sarma güzel evet ama dünyanın her yerinin kendine özgü çok lezzetli yerel yemekleri var. Denedikçe seviyor, sevdikçe bu tarifleri evimize taşıyoruz.

Dünyanın her tarafından daha çok insan tanımak hobimiz oluyor. Facebook arkadaş listemiz haritada genişliyor. Günlük ya da hayati konuları tartışabileceğimiz, ya da sadece eğleneceğimiz yepyeni insanlar hayatımıza giriyor.

3

Anlatacağımız daha çok hikayemiz oluyor. Konuşacak konumuz artıyor. Daha merak edilen, daha çok dinlenen, daha çok okunan bir insan haline geliyoruz. Çevremizdeki insanlar hikayelerimizden ilham alıyor, onların da hayatlarını olumlu yönde etkiliyoruz. Yani birey olarak sadece kendimize değil, yaşadığımız sosyal çevreye de faydamız dokunuyor.

 

Seyahat etmek tarihi bir bina ya da müze görmekten daha fazlası. Hem bizi hem de çevremizi değiştiriyor; bize öğretiyor, kendimizi geliştirmemize yardımcı oluyor ve deneyimlerle hayatımızı renklendiriyor. Bu sene de hayatımızdan eksik olmaması dileğiyle!

 

Peki seyahat etmek size ne katıyor? Yorumlarda yazın, tiwitleyin ya da facebook sayfamıza yazın.

Bu Konu Hakkında Söyleyecekleri Olanlara...