
Dünyanın en zengin sit alanı olan Teb Nekropolisi ile arasından sadece Nil Nehri bulunan Luxor, eski Mısır’ın aynı zamanda başkenti. Neresi kazınsa başka bir tarihi eserle karşılaşılan bu toprağı verimli şehirde, tarih boyunca ölenlerin eşyaları gizlenmiş, istenmiş ve bulunmuş.
Eski Mısır tarihini görmek, firavunlar adına yapılan tapınaklarda dolaşmak ve krallar-kraliçeler için yeraltında bulunan mezarları görmek için Luxor, Mısır rotasının olmazsa olmazlarından.
Yaşamdan Sonra Ölüm, Ölümden Sonra Hırsızlık
Kültürümüzde belli bir miktarda paraya sahip pinti kişilere söylenen kapak niteliğinde bir kalıp vardır: “parayı mezarına mı götüreceksin?”. Bu sorunun cevabına kimse “evet” demez, tek bir toplum hariç, Eski Mısırlılar.
Aslında hikaye tam olarak bu şekilde değil. Tüm insanlığı, insanların davranışlarını ve kültürü oluşturan inanış, elbette eski Mısır tarihine de damgasını vurmuş. Ölümden sonra yaşamın olduğuna yönelik düşünce yapısı ve ölülerle beraber eşyaların gömülmesi, Luxor’u bir zamanların tartışmasız en zengin “yer altı kaynaklarına” sahip şehri yaptı. Bu tarihi kent o zamanlarda adeta, ölenlerin eşyalarını istiyordu… Her kral ve kraliçe sonrası gömülen değerli eşyaları…
Milattan önce şehrin batısına, çölün başladığı yerdeki nispeten dağlık olan yerlerin yer altına yapılan mezarlar, bu mezarlarda bulunan altınlar, takılar, taçlar ve çeşitli eşyaları keşfetmek ise çok zor olmadı. Keşfettikçe hırsızlık arttı, arttıkça Mısır değerli tarihini kaybetti. Ölenlerin eşyalarını isteyen bu sefer Luxor’lu hırsızlar oldu.
TEB Bölgesi
TEB Bölgesi, eski Mısır firavunlarının mezarlıklarına ve onlar adına yaptırılan tapınaklara ev sahipliği yapan dünyanın en zengin sit alanlarından biri. Bölgeyi yaya olarak gezmek oldukça zor. Tarihi eserler arasındaki mesafe bir hayli fazla. Bu nedenle bir tura katılmanızı öneririm.
Kralları Buraya Alalım
Aranızda Mısırlı bir kral varsa kendisinin eşsiz nekropolisiye, yani Krallar Vadisi’ne gömüleceğini şimdiden belirteyim. O dönem için gözlerden uzak konumu ve kireçtaşı tepeleri nedeniyle mezar kompleksi olarak seçilen bu vadinin sonrasında hırsızları zengin edeceği elbette bilinmiyordu. Bu tarihi eser kaçakçılarının keşfedemediği tek nokta olan Tutankhamon’un Mezarı ve diğerlerini gezmediğiniz bir Luxor planı düşünemiyorum.
Tutankhamon için ayrı, diğer mezarları gezmek için ayrı bilet almak zorunda olduğunuzu belirtmek isterim. Öğrenci kartına tüm müzelerin yarı fiyatlı olduğunu hatırlatayım.
Kraliçeleri ise Buraya Alalım
Krallar Vadisi olur da Kraliçeler Vadisi olmaz olur mu? Elbette var. Pek çok firavunun karısının ve çocuğunun mezarını barındıran bu derli toplu alan, öncelikle dış cephesindeki motiflerle dikkat çekiyor. Dağınık Krallar Vadisi’ne oranla gezmesi oldukça basit olan bu yapı bünyesinde “Mısır tarihindeki en güzel mezar” olarak da bilinen II. Ramses’in eski eşi Kraliçe Nefertari’nin mezarını barındırıyor.
Kraliçelikten Krallığa
Mısır gezim boyunca beni en çok şaşırtan bilgilerden birini Hatşepsut Tapınağı’nda öğrendim. Eski Mısır’ın ilk kraliçesi olan Hatşepsut, hayatı boyunca “kral” olarak tanınmak istemiş bir kadındı. Bunun için erkek gibi hareket eden, sakal uzatan ve giyinen bu “delikanlı” ablamız, istediğini yıllar içinde başardı ve bugün tarihte yerini bir kral olarak aldı. Tapınağında bulunan heykellerini erkek heykeli sanmanız mümkün. Yaşam ve istikrarın simgesi olan ankh ve ced sütunlarını tapınak içindeki Hathor Şapeli’nde görebilirsiniz.
Selam Biz Heykeliz ve Çok Büyüğüz
Mısır’da yapılan en büyük tapınağın (şu anda bu tapınak yok) ana girişinde bulunan 2 adet 18 metrelik oturan iki dev heykel, inanışa göre tapınağın bekçileriydi. Gözleri ve suratı olmayan bu heykellerden kuzeyde (karşısından baktığınızda solda) kalan heykelin gün doğumunda “şarkı söylediğine” “inanılır.”
Luxor
Nil’in yanına kurulan Luxor, benim aklımda sıcağı, tarihi ve çölün getirdiği tozlu havasıyla yer etti. Şehir merkezinde yapacaklarınızın sayısı sınırlı. Luxor Tapınağı ve Karnak Tapınağı’nın yanı sıra vaktiniz varsa beklentinizi düşük tutarak mumyalama müzesine gidebilirsiniz. Akşam şehrin havasını hissetmek için Kurniş Caddesi üzerinde yapılacak bir yürüyüş de fena olmaz.
Kum ve Alüvyonlar Altında Kalan Tapınak
Adeta bir açık hava müzesi olan Luxor tapınağına ben girmedim. Geniş ve uzun bir alana yayılmış tapınak, ön cephesinde II. Ramses’in yaptırdığı ilk anıtsal kapısıyla önem kazanıyor. Tapınakla ilgili en ilginç bilgi ise 1881 yılına kadar bu bölgenin kum ve alüvyon yığınlarının altından kaldığı ve sonrasında yeniden keşfedilmesi olabilir. Luxor içinde bulunan bu tapınaktan Karnak Tapınağı’na kadar olan sfenksleri takip ederek bence şehrin en önemli eserine gidebilirsiniz. Yalnız bu yolun çok tekin olmadığını belirtmekte fayda var. Ben deli cesaretiyle yürüyüp köyün içerisinden geçtim. Siz isterseniz taksiye binin.
Tapınak gibi Tapınak Karnak
Tarih boyunca pek çok firavun tarafından eklemeler ve değişiklikler yapılan Karnak’ta, 19. sülale (firavunlar soyağacı numaralandırılmıştır) döneminde 80 bin işçiye ekmek kapısıydı. Mısır’ın en çok bilinen firavunlarından II. Ramses’in Büyük Hipostil Salonu girişinde kızlarından biriyle yapılan heykeli oldukça dikkat çekici. Tapınak içerisinde yer alan Kutsal Göl, rahiplerin ayinlerden önce arındığı bir yapıydı. Karnak Tapınağı’nın en ilgi çekici ve göz kamaştırıcı noktası ise hiç şüphesiz, Büyük Hipostil Salonu. Neredeyse yerden gökyüzüne kadar uzanan 134 dev sütunun bulunduğu bu eşsiz salonda, uğradığınız şoku bir süre üzerinden atamayacağınıza eminim.
Yeme – İçme ve Konaklama
Konaklama için Bob Marley House Hostel’i önerebilirim. 3 gece için toplam 30 – 40 TL gibi bir rakam ödedim. Bu fiyata kahvaltı dahil. TEB’e düzenledikleri tur yaklaşık 50 Mısır Pound’u. Gayet uygun bir fiyat. Yalnız bazı odalar klimasız, aklınızda bulunsun. İnternetlerinde de arada bir sorun oluyordu. Çalışanları ve özellikle sahibi iyi bir insan.
Yemek konusunda iki farklı önerim olacak. İlki: Sofra. Sofra’da Koşari yiyebilirsiniz. Hizmet ve ortam gayet güzel. Koşari yaklaşık 6 TL. Diğeri ise Jewel of the Nile. Daha Avrupai bir ortamı olduğunu söylemek lazım. Mısır genellikle Türk mutfağına yakın olduğu için seçim sizin. Bar olarak ise King’s Head Pub’ı tercih edebilirsiniz. Gittiğimde içeride kimse olmadığı için girmedim.