
Eğer 42 kilometre koşmanın fikri bile sizi yorduysa, bütün yarışların aynı gün (ya da yakın zamanda olan) alt kategorileri bulunduğunu hatırlarırız.
1) Belgrad Maratonu (18 Nisan)
Eğer canlı gece hayatından, doyurucu yemeklerinden ve Türkiye’den gelen turist olarak fiyatların ucuzluğunun verdiği keyiften kendinizi alabilirseniz, sizi yokuşsuz ve gani Balkan manzaralı bir koşu bekliyor.
2) Rotary Shakespeare Maratonu (26 Nisan)
Dünyaca ünlü tiyatro yazarı William Shakespeare, İngiltere’nin Stratford kentinde doğmuş. Her ne kadar kendisinin koşmayı sevip sevmediği gizemini korusa da, şirin kentin yöneticileri maratonlarının ismini büyük üstada adamışlar bile. Oralara kadar gitmişken mutlaka tiyatroya da uğrayın.
3) Üsküp Maratonu (10 Mayıs)

Makedonyali manken Katarina Ivanovska, Üsküp Maratonu’nu tanıtmak için koşuyor
1997’de başlayan maraton, maddi sıkıntılar yüzünden 9 sene yapılamamış. Üsküp’teki yarışlar sakin bir parkur ve ucuz tatil imkanı vaat ediyor.
4) Mont Saint-Michel Körfezi Maratonu (31 Mayıs)

Fotoğraf: lapoussine35.wordpress.com
5) St Petersburg Beyaz Geceler Maratonu (28 Haziran)
6) Oslo Maratonu (19 Eylül)
7) Loch Ness Maratonu (27 Eylül)
8) BMW Berlin Maratonu (27 Eylül)
Dümdüz yolları ile dünyanın en hızlı maraton parkurlarından biri olan Berlin Maratonu, her sene 40bine yakın koşucuyu Berlin kentine çekiyor. Geçen seneki yarışta Kenyalı atlet Dennis Kimetto’nun dünya rekoru kırdığını hatırlatırız. Peki yeni bir rekora şahit olmak ister misiniz?
9) Atina Maratonu (8 Ekim)
Aslında her şey burada başladı. Efsaneye göre, Pheidippides adlı mesajcı bir savaş müjdesi ulaştırmak üzere Maraton kentinden Atina’ya kadar 42 kilometre 192 metre koşmuş, ancak sonrasında yorgunluktan ölmüştü. Her sene 13bin koşucu o mesajcının adımlarını takip ederek ölüme meydan okuyor.
10) Lizbon Rock N Roll Maratonu (18 Ekim)
Belki de bu listedeki bütün yerlere gidip koştunuz, önünüzde 15 Kasım’daki İstanbul Avrasya Maratonu duruyor. Ya da yalnızca geç kalmış bir yaz tatilinin keyfini çıkarıyorsunuz…Köprüsü ve deniziyle ünlü Lizbon, size İstanbul’daki köprüyü koşarak geçme deneyimine en yakın hissiyatı verecek. Sonrasında bol bol deniz ürünleri ve Belem Çöreği yiyip koşunun yorgunluğunu keyfe çevirebilirsiniz.