
Herkes yaz tatilini sever. Asyanın egzotik bir adasında parmaklarınızın arasında hissettiğiniz o kumlar, Afrika’da arada hafif dağ rüzgarını hissettiğiniz tırmanışlar, Çeşme’de arkadan gelen ritme dalgalarla eşlik ettiğiniz müthiş akşamüstleri… Kış mı? Ah o kış yok mu? O içimizi donduran kar ve çamurlu günler bize sadece yazın gelmesini hayal ettirir. Mi acaba? Çok mu acımasızca yargılıyoruz ki kışı? Halbuki dünyanın dört bir yanı kışın enfes manzaralarıyla dolu. Bu soğuk havalarda biraz moral, biraz ilham almak için okumaya devam edin. Aslında her mevsim çok güzel, nasıl geçirip o mevsimden ne beklediğimize bağlı sadece.
1- Kuzey Işıklarını Av Mevsimi Geldi! – Norveç
Kuzey kutup dairesinde dünyanın en güzel olayı olarak nitelendirilen kuzey ışıklarına şahit olabileceğiniz birkaç ada var. Svalbard bunlardan en popüleri ve gün ışığının olmadığı dönemde en çok turist çekeni olarak biliniyor. Bilimsel adı ile Aurora Borealis, yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalardan oluşuyor. En popüler etkinlik bu ama yanında buzulların enfes görüntüleri, sıcak su kaynak banyoları, vahşi yaşam ve kızak turları da buraya gelmek için bizi ikna ediyor. Temin ederiz bu aktiviteler size güneşin doğmamasını unutturacak ve bu henüz önerilerimizin ilkiydi. Okudukça kışı daha da, daha da, daha da çok seveceksiniz.
Kutup ayılarına dikkat aman diyelim!
2- Dracula’nın evinde check in yapmaca – Romanya
Gizemli Bran Kalesi Transilvanya’nın tepelerinden birinde bize esrarengiz bir şekilde göz kırpıyor. Çocukluğumuzda aşık olduğumuz gecelerin prensi, tatlı yarasa, gönül çelen kazıklı voyvodamız Kont Drakula’nın evi olarak bilinen bu kale tarihi bir geçmişe sahip. Özel bir müze olarak işletilen bu kale turistlerin Romanya’ya gelme sebeplerinden en egsantriği diyebiliriz. Biz bu destinasyona kışın gitmenizi öneririz, yazın turist kalabalığından kurtularak kalenin gizemini rahat keşfetmeniz için ortam müsait olacaktır. Kim bilir, belki de Drakula bir mitten daha fazlasıdır?
3- İliklerinize işleyecek bir gece – İsveç
Sıcak bir servis bekliyorsanız burası sizin için kesinlikle yanlış yer. Dünyanın en soğuk odasına dönüşen sanat sergisi The Ice Hotel, türünün ayrıca ilk örneği. Akşam 6’ya kadar ziyarete açık olan odanın yatağı buzdan yapılma. Sandalyesi de. Aslında odadaki her şey buzdan yapılma, battaniye dışında. Otel yöneticileri odada bir geceden fazla kalmayı tavsiye etmiyor, keza doğası gereği odada çok da rahat etmek herkesin harcı değil.
Otelde bu deneyimsel gecenin ertesi günü konaklayabileceğiniz sıcak odalar da mevcut, hatta ödül olarak sıcacık bir jakuzi de sizi bekliyor. Çocuğum olmaz, yanlarım ağrır, romatizmam azar demiyorsanız hayatta böyle bir deneyiminiz olmasına değer.
İsveç’teki bir diğer deneyimsel konaklama için şu listenin ilk numarasına bir göz atabilirsiniz.
4- Buzdan heykeller sadece Frozen filminde mi sandınız? – Alaska
Buz gibi soğuklardaki bir sonraki durağımız Fairbanks, Alaska. Yapılabilecek onlarca aktivite ve macera içinden kültür meraklılarının hoşuna gidecek bir tanesini seçtik; Dünya Buzdan Sanat Şampiyonası. Bu eserlerin kalpleri ısıttığı filan yok önceden belirtelim. Dünyadan onlarca buz heykeltraşını bir araya getiren etkinlik tam 1 ay sürüyor. (Sürsün buzların eriyeceği mi var?) Çocuklar için oyun parkı, buzdan heykel yapma eğitimleri, onlarca müthiş sanat eseri, hem siz hem aileniz için hangi ay Alaska’ya gitmeniz gerektiği sorusunun cevabını veriyor. Ha Disneyland, ha Alaska, önemli olan çocuk mutlu olsun, değil mi?
5- Işıklardan bir masal diyarına yolculuk – İzlanda
“Bu festival hem kışın koyu ve görkemli dünyasını hem de uzun bir bekleyişten sonra ortaya çıkan gün ışığını kutlamak için yapılıyor. Festival programı sanat ve endüstrinin, spor ve kültürün, çevre ve tarihin bir karışımı ve hem Reykjavík halkına hem de misafirlere keyifli geceler yaşatıyor.”
Kış Işıkları Festivali’ni resmi sitesinden alıntıladığımız açıklamadan daha iyi açıklayamazdık herhalde. Bu festival soğuk aylarda çok da hissetmediğimiz eğlence ve geleneklerin bir kombinasyonu. Hatta festivalin son günü, ki bu Şubat ayının ilk haftasına tekabül ediyor, termal havuzlar halka açılıyor. Bu soğuk havalarda verilebilecek en güzel hediye, teşekkürler Reykjavík Belediyesi!
6- İsviçre Alplerinde Kayak ve Çikolata Keyfi
Kışın gidilecek buz gibi şehirlerden bahsedip kayak yapmayı es geçmek olur mu hiç, ASLA! Dünyanın en eski kayak resort’undan bahsedelim size; ST. Moritz. Bu mekan çok lüks, yani kış seyahati için seçerken illa ki kayak sporu ile ilgilenmenize gerek yok. Hotel ve restoranlar o kadar güzel ki ziyaretçiler Foursquare’e yazacak negatif bir yorum bulamıyorlar. Hava tabi ki çok soğuk, ama tertemiz, pırıl pırıl. Kayak mekanından bahsetmeyi en sona sakladığımız doğru ama konu konforsa, ilk seçimimiz beyaz cennet St. Moritz olacak.
BONUS: ANTARTİKA, ANTARTİKA
Kıtaların en soğuğu, karaların en ulaşılmazı, en düşük nüfuslusu, en zor şartlara sahip olanı. Ona ulaşmak çok zor, ama bir kere gittin mi, yaşattığı mutluluk her şeye değer. Öyle gitmek de kolay değil, hadi biletimi aldım gidiyorum demekle olmuyor. Zamanını araştırmak, turlara ulaşmak, günlerce denizde yol almak, üşümek, zor şartlara dayanmak gerekiyor. Peki insanoğlu manyak mı neden bunca zorluğa katlanmak istiyor? İşte tam bu noktada o keşfetme heyecanı, o tutkulu hastalık devreye giriyor. Bembeyaz kıtayı, büyüleyici kraterleri, her yerde göremeyeceğiniz bir ekosistemi tanımak için her şeye değer diyor musunuz sevgili okurlar?
Bizce de.
O zaman bembeyaz diyarların ilhamı sizinle olsun, bir sonraki içerikte görüşmek üzere.
Bu bembeyaz şehir ve deneyimlerden hangisi daha etkileyici? Yorumlarda yazin, tiwitleyin ya da facebook sayfamıza yazın.